- Biri kısa, biri uzun iki sopa ile açık alanda oynanan çelik çomağı duymuşsunuzdur. Muhtemelen eski kuşak bir oyuncudan, “bizim zamanımızda çok oynanırdı” dipnotuyla.
- Met veya met-çelik adlarıyla da bilinen oyunun tarihi ‘azıcık’ daha eski. Hint Yarımadası çıkışlı oyunun en az 2500 yıllık geçmişe sahip olduğu düşünülüyor. Belki de kriket, beyzbol, golf
gibi modern sporların atası. Oyunun görüldüğü coğrafyaların genişliği, uzun geçmişini destekler nitelikte. Güney Asya’dan Avrupa’ya, oradan Karayiplere ve Latin Amerika’ya dünyanın hemen her
köşesinde bir şekliyle oynanagelmiş. Günümüzde Pakistan, Bangladeş, İran, Brezilya, Güney Afrika, İtalya gibi ülke federasyonlarının üyesi olduğu, Hindistan merkezli amatör bir uluslararası
çelik çomak federasyonu bile var.
- Oyunun bambaşka yerlerde uzun süre oynanması sonucunda muhtelif kural ve oynama şekilleri oluşmuş. Ama temel yapı aynı: yerdeki çeliği çomak yardımıyla olabildiğince uzağa fırlatmak. Şimdi en
yaygın versiyonları üzerinden bir tarife girişiyoruz.
Nerede, neyle, nasıl oynanır?
- Çelik çomak için geniş bir alan, en az iki oyuncu, çelik adı verilen kısa bir değnek ve çomak (met) denen uzun bir değnek gerekiyor. Çelik ve çomak geleneksel olarak dayanıklı bir ağaçtan,
örneğin meşeden yapılırmış. Standart bir ebat yok. Genellikle çelik 10-20 cm ve çomak onun 4-5 katı uzunluğunda (40-80 cm). Oyuncu sayısında bir üst sınır olmaksızın, tercihen iki takım halinde
oynanıyor.
- Oyuncular iki takıma ayrılır. Sahanın bir kenarında çeliğin fırlatılacağı bir nokta 'üs' olarak seçilir ve çelik bu noktaya yerleştirilir. Fırlatmanın ne tarafa doğru yapılacağı kabaca
bellidir yani. Çeliği yerleştirme ve fırlatmanın muhtelif yolları var, ona birazdan geleceğiz. Oyuna başlayacak takım belirlenir. Bu takımdan bir oyuncu (vurucu) çomağını alıp çeliğin başına
gelir, takım arkadaşları onun arkasına geçerler. Diğer takım ise üssün karşı tarafına, çeliğin gelmesi muhtemel alanda konumlanır. Herkesin kendi namına oynadığı bir versiyonda, vurucu
haricindeki tüm oyuncular karşı takım rolündedir.
- Vurucu, çomağı ile çeliği yerden havalandırıp, havadaki çeliğe tüm gücüyle vurarak onu olabildiğince uzağa fırlatır. Çomağı üsse bırakır. Karşı takımdan bir oyuncu havada süzülen çeliği yere
düşmeden yakalarsa, sıra o takıma geçer. Fırlatılan çelik yere düşerse, çeliğe en yakın karşı takım oyuncusu o noktadan eliyle çeliği üsse doğru atarak yerde duran çomağı vurmaya çalışır.
Başarabilirse sıra karşı takıma geçer. Başaramazsa, çeliğin düştüğü nokta ile üs arasındaki mesafe çomak ile ölçülür, kaç çomak uzunluğunda olduğuna göre puanlama yapılır ve sıra karşı takıma
geçer. Sıra karşı takıma geçtiğinde takımlar yer değiştirir ve yeni bir vurucu ve yeni bir vuruş ile devam edilir. Önceden belirlenen belli bir puana ilk ulaşan takım oyunu kazanır.
Yerleştirme ve vuruş şekilleri
- Çeliğin vuruşa hazır konumu farklı şekillerde sağlanabilir.
- Eğer toprak bir zemin üzerinde oynanıyorsa, yere küçük bir çukur (mene) açılır ve çelik bu çukurun ağzına yatay olarak, alttan çomak ile vurmaya uygun şekilde yerleştirilir. Alttan çomak
ile havalandırılan çelik, havada ikinci bir vuruş yapılarak fırlatılabilir. Vuruşun daha basit olduğu bir versiyonda, çukur üzerindeki çelik, çomak ile alttan çaprazlamasına vurulmak
suretiyle tek vuruşta fırlatılır. Özellikle oyun sahası küçük ise tercih edilebilecek bir yol.
- Büyükçe iki taş, aralarında çeliğin uzunluğundan daha az bir mesafe bırakılarak yan yana konur ve çelik iki taşın üzerine yatay olarak yerleştirilir. Yine çomak ile önce havalandırarak
veya doğrudan bir vuruş ile fırlatılır çelik.
- Bazı yörelerde kenarları hafifçe yontularak sivriltilmiş bir çelik kullanılıyor. Bu durumda yerdeki çelik, kenarına üstten hafif bir çomak vuruşu ile havalandırılıyor ve bam!
- Kaynaklarda görüdüğümüz bir başka yöntem de şu: çomak ile onu tutan elin birleştiği kısma veya çomak üzerinde açılacak küçük bir çentik üzerine ‘+’ yapacak şekilde çelik yerleştirilir.
Çomak yukarı savrularak çelik havalandırılır ve vuruş yapılır.
Puanlama ve cezalar
- Pek çok oyun gibi çelik çomağı da skorlu ve kazanmalı oynamak gerekmiyor. Ama illa bir kazanan olsun isteniyorsa, puanlama çeliğin ‘üs’ten ne kadar uzağa düştüğüne göre yapılıyor. Standart
kurallara göre (rakip oyuncu düştüğü noktadan çeliği üsteki çomağa isabet ettiremezse), çeliği fırlatan takım (bireysel oynanıyorsa oyuncu), mesafe kaç çomak boyunda ise o kadar puan kazanıyor.
Oyun içinde oyunlu bir puanlama daha var: Vuruşu yapan takım belli bir adım sayısı önerip, rakibini, aradaki mesafeyi bu kadar adımda almaya davet eder. Rakip mesafeyi bu kadar adımda alamazsa,
adım sayısını öneren takım o kadar puanı hanesine yazdırıyor. Ama rakip söylenen adımda bu mesafeyi alabilirse, o zaman puanları kendisi cukkalıyor.
- Cezalara ilişkin çeşitlili uygulamalar da var. Mesela bir oyuncu çeliği havalandırmayı veya havada vurmayı beceremedi, ne olacak? Bu tip vuramama hatasına bazı yörelerde ‘fos’ deniyor.
Oyuncuların ustalık ve insaf düzeyine göre, bir oyuncu belli bir sayıda (örn. 3) fos yaparsa hakkını kaybediyor ve sıra diğer takıma geçiyor. Bir başka acımasız ceza uygulaması da şöyle: çeliği
düştüğü yerden üsse doğru atan rakip, çomağı isabet ettirirse, vuruşu yapmış olan oyuncu (son vurucu) oyun dışı kalıyor.
Calvino'nun kıssası
- Oyunu araştırırken denk geldiğimiz, içinde çelik çomak geçen, İtalo Calvino imzalı etkileyici bir kıssa: Elindekiyle Yetinmesini Bilmek. Kütüphanemizin pasajlar kısmında okuyabilirsiniz.
Gevende'nin şarkısı
- Sevgili Gevende’nin şarkısını es geçmek olmaz. İlk albümlerinden, aynı adı
taşıyan ilk şarkıları Çelik Çomak!