İnsanın duruş biçimleri ve bunların iktidarla ilişkisine dair Elias Canetti şöyle diyor: “Ayakta dik durabilmesiyle övünen insan, yerinden ayrılmadan oturabilir, uzanabilir, çömelebilir ve
diz çökebilir. Bütün bu duruşların ve özellikle de bir duruştan diğerine geçişin özel anlamları vardır.”
Deve cüce, oturma ve kalkma arası geçiş üzerine kurulu bir oyun. Canetti'ye bakılırsa özel anlamları haiz olmalı - keşfetmenin yolu elbette oynamak :) Deve cücede iktidar komut veren
oyuncuda gibi görünüyor. Fakat biliyoruz ki oyunun asıl gücü onu layıkıyla oynayabilmekte. Devleşe cücele uçlar arasında salınarak, sınırları zorlayarak. Neyse gevezeliği bırakıp
gelelim oynanışına.
Ayakta olma ve oturma hallerinin bir dev ve cüce ile bağdaştırıldığı oyunun adının aslen ‘dev ve cüce’ olduğu, zamanla devin 've’yi yutması ile yarım uyaklı bir kolaycılığa evrildiği iddia
ediliyor.
En az üç kişiyle oynanır. Bir kişi komutları verecek kişi, yani ‘komutan’ olur. Diğer oyuncular yüzleri komutana dönük olarak karşısına dizilirler.
Komutan iki komuttan birini verir. ‘Deve!’ veya ‘cüce!’. Deve dendiğinde oyuncular ayağa kalkar (veya ayakta kalmaya devam eder), cüce dendiğinde otururlar (veya oturmaya devam ederler).
Komutan seri bir şekilde, oyuncuların algı ve reaksiyon sınırlarını zorlayarak komutlarını sıralar.
Komutla uyumsuz hamle yapan veya gerekli hamleyi yapmayan oyuncu yanar ve oyun dışı kalır. En sona kalan oyuncu oyunun galibi olur.
Oyunun bir türevinde komutan da oyuncularla birlikte oturup kalkabilir. Oyuncuların işini zorlaştırıp eğlenceyi artırmak adına, komutan zaman zaman verdiği komuta ters düşen hareketlerde de
bulunabilir.
Yine oyunun bir versiyonunda, iki komut daha kullanılır. Pire ve kene. Pire komutu verildiğinde zıplanır, kene dendiğinde kollar ve ayaklar toparlanıp cenin pozisyonu alınır.