Heyecan, gerilim ve strateji dolu, bol acılı bir tuhaf oyunu takdimimizdir: Yağlı Kayış. Oyun olmasına oyun, ama acılı olduğu kadar gerçekli de. Tamam tamam; acıtasyonu kesip oyuna
geçelim.
Memleketin muhtelif köşesinde, köyünde kasabasında iştahla oynanan bir oyundu(r). Acaba halen öyle mi? Dışarıya baktığımızda İspanya ve Latin Amerika’da (Cinturón), ayrıca New York varoşlarında (Hot Peas and Butter) popüler olduğu bilgisi göze çarpıyor. Başka hangi coğrafyalarda oynandığı,
ilkin nerede zuhur edip nasıl yayıldığı ise merak konusu.
Yağlı Kayış, en az beş oyuncu ve bir kemer ile dış mekanda oynanır. İcabında içeride, örneğin genişçe bir odada; kemer bulunamadığında bir kablo ile de oynanabilir. Öyle böyle, ne kadar geniş
bir alanda ve çok sayıda oyuncuyla oynanırsa o kadar eğlenceli olur.
Oynanışı: Tüm oyuncuların sığabileceği genişlikte bir alan ‘kale’ olarak belirlenir. Örneğin bir ağaç dibi, toprağa çizilmiş bir daire, evde oynanıyorsa bir koltuk. Kale, az sonra göreceğimiz
üzere, bir nevi sığınaktır. Oyunculardan biri ebe olur. Diğer oyuncular kaledeki yerlerini alıp gözlerini kapatırlar. Bu sırada ebe kemeri saklar. Ebenin işaretiyle oyuncular gözlerini açarlar ve
etrafa dağılarak kemeri aramaya koyulurlar. Arama sırasında ebe oyunculara kemere yakınlıklarına göre sıcak-soğuk diyerek ipucu verir. Adı ‘soğuk’ ile anılan oyuncu kemerden uzaktadır. ‘Çok
sıcak’ olan oyuncu ise kemere çok yaklaşmış demektir. Sıcaklık kaynama noktasına geldiğinde artık kemerin bulunması an meselesidir. Bu anlarda hararet sadece kemere yakın oyuncu için değil,
herkes için iyiden iyiye yükselir. Zira kemeri bulmanın bir kemer bulmanın çok ötesinde anlamları vardır: bulan oyuncu, (ebe hariç) diğer oyunculara kemerle girişir! ‘Yanlış’ ellere düşmesiyle
vahşi bir kırbaca dönüşen kemerin şaklağından kaçışan oyuncular kendilerini bir an önce kaleye atmaya çalışırlar. Çünkü kemerli oyuncu kaleye ulaşmış oyunculara vuramaz. Canhıraş koşturmaca
herkesin kaleye dönmesiyle son bulur. Kemeri bulmuş olan oyuncu yeni ebe olur, kemeri saklar, oyun aynı şekilde devam eder. Oysa artık hiçbir şey eskisi gibi değildir.
Oyunun psikolojik ve patolojik boyutlarını tecrübe ederek keşfetmek gibisi yoktur. Fakat Yağlı Kayış’ın özellikle bir anı vardır ki, bu deneyler için adeta bir sosyal laboratuvar teşkil eder.
Tahmin ettiğiniz üzere ortamın ‘çok sıcak’ olduğu saniyelerden bahsediyoruz. Çünkü bir oyuncunun kemeri bulmaya çok yakın olması farklı yorumlara ve zıt hamlelere yol açabilir. Kemerin yeri hemen
hemen belli olmuştur. Tamamen kemeri bulmaya odaklı gözüpek oyuncu gözünü kırpmadan kemer mahaline koşup kemeri ele geçirmeye çalışacaktır. Daha tedbirli oyuncu ise ‘eyvah kemer geliyor’
endişesiyle yüzünü kaleye doğru döner. Ayrıca bazı acımasız oyuncular şöyle bir numaraya başvururlar: nerede olduğunu fark ettiği halde kemer etrafında oyalanarak yanına daha fazla oyuncunun
gelmesini beklemeeek ve hücum! İnsanları çil yavrusu gibi dağıtmak fakat bunu daha ‘sempatik’ bir şekilde yapmak isteyenler, kemeri bulmuş gibi yapma feykini deneyebilir.
İstenmeyen kazalar ve tatsız sonları önlemek için, kemerin hangi tarafıyla ve vücudun hangi bölgelerine vurulabileceği husularının oyuna başlamadan önce kurala bağlanması ‘şiddetle’ tavsiye
edilir. Nihayetinde oyunun amacı birkaç ‘kırbaç’ yeme pahasına da olsa gülmek ve eğlenmektir.